Ana SayfaGündemPew Raporu: Türkiye, 25 Ülke Arasında Toplumsal Güven Endeksinde Dipte

Pew Raporu: Türkiye, 25 Ülke Arasında Toplumsal Güven Endeksinde Dipte

Pew Araştırma Merkezi tarafından 25 farklı ülkede gerçekleştirilen kapsamlı bir çalışma, Türkiye’nin sosyal güven sıralamasında en alt basamakta yer aldığını ortaya koydu. Araştırma verilerine göre, Türkiye’deki yetişkin nüfusun yalnızca %14’ü insanların çoğunun güvenilir olduğunu düşünürken, ezici bir çoğunluk olan %84’lük kesim, insanlara karşı temkinli yaklaşılması ve güvenilmemesi gerektiği görüşünde.

Ocak ve Nisan ayları arasında yürütülen ve 25 ülkeden toplam 28.333 yetişkinin katılımıyla gerçekleşen Pew 2025 İlkbahar Küresel Tutum Anketi, Türkiye’nin hem genel klasmanda hem de orta gelirli ülkeler kategorisinde listenin sonuna demirlediğini gösteriyor. Anket kapsamında katılımcılara, diğer insanların genel olarak güvenilir olup olmadığı veya insan ilişkilerinde her zaman tetikte olunması gerekip gerekmediği soruldu. Bu soru, sosyal bilimciler tarafından toplumsal uyumu ölçmek için kullanılan standart bir metriktir.

Sosyal güven kavramı, bir toplumdaki bireylerin, diğer üyelerin iyi niyetle hareket edeceğine dair beslediği beklenti olarak tanımlanır. Akademik çalışmalar, bu olgunun sivil katılım, kurumsal güven ve ekonomik kalkınma üzerinde belirleyici bir etkisi olduğunu kanıtlamaktadır. Sosyal güven duygusu yüksek olan bireylerde şu eğilimler daha sık görülür:

  • Komşularına yardım etme istekliliği.
  • Topluluk faaliyetlerine aktif katılım.
  • Kamu kurumlarına duyulan güvenin artması.

İncelenen 25 ülke arasında güven seviyelerinde çarpıcı uçurumlar gözlemlendi. Zirvedeki ülkeler şunlardır:

  1. İsveç: %83
  2. Hollanda: %79
  3. Kanada: %73

Amerika Birleşik Devletleri %55 ile listenin daha alt sıralarında yer alırken; Avustralya, Japonya ve Güney Kore’de güven düzeyinin %50 barajının üzerinde olduğu görüldü.

Benzer Ekonomiler Arasındaki Makas Açılıyor

Türkiye’nin %14 seviyesinde kalan güven oranı, araştırmaya dahil edilen diğer orta gelirli ülkelerin ortalamasının oldukça gerisinde kaldı. Dokuz orta gelirli ülkenin sosyal güven ortalaması %27 olarak ölçülürken, bu oran Türkiye’nin neredeyse iki katına tekabül ediyor.

Benzer ekonomik darboğazlarla mücadele etmelerine rağmen, diğer orta gelirli ülkeler Türkiye’ye kıyasla ölçülebilir derecede daha yüksek güven skorları elde etti:

  • Güney Afrika: %27
  • Brezilya: %22
  • Kenya: %20
  • Meksika: %18

Sahra Altı Afrika ve Latin Amerika gibi genel güven endekslerinin düşük seyrettiği bölgelerde dahi Türkiye, bölgesel ortalamaların altında kalarak dikkat çekti. Yöntem olarak; Türkiye ve diğer dokuz ülkede anketler yüz yüze görüşmelerle yapılırken, Kanada, Fransa, Almanya ve İsveç gibi daha gelişmiş ekonomilerde telefon görüşmeleri tercih edildi.

Pew’un analizi, kişi başına düşen Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) ile sosyal güven arasında 0,75’lik güçlü bir korelasyon katsayısı olduğunu belirledi. Bu veri, ekonomik refah ile kişilerarası güven arasında doğrudan bir bağ olduğunu kanıtlıyor. 16 yüksek gelirli ülkede insanların güvenilir olduğunu düşünenlerin oranı %59 iken, dokuz orta gelirli ülkede bu oran %27’de kaldı.

İsveç ve Hollanda, yüksek gelir grubunun zirvesini temsil ederken; Türkiye, Meksika, Kenya ve Brezilya orta gelir grubunun en altını oluşturdu. Dikkat çekici bir diğer veri ise ABD’nin, kişi başına GSYİH’de lider olmasına rağmen, Endonezya ve İspanya gibi daha az varlıklı ülkelerle benzer güven seviyelerine sahip olmasıydı.

Zaman İçindeki Değişim ve Demografik Farklılıklar

Türkiye’deki güven erozyonu veya artışı incelendiğinde, 2024 ile 2025 yılları arasında oranın %14’te sabit kaldığı ve hiçbir değişim göstermediği görüldü. Bu durağanlık, diğer ülkelerdeki hareketlilikle tezat oluşturmaktadır:

  • Almanya: 2020’den bu yana 13 puan artış.
  • İsveç: 12 puan artış.
  • Endonezya: Sadece son bir yılda 12 puan artış.
  • Fransa: 2020’den bu yana 6 puanlık düşüş.

Anket sonuçlarına göre, Türkiye dahil pek çok ülkede dini inançlar ile güven arasında kayda değer bir ilişki bulunamadı. Ancak diğer demografik veriler bazı şablonları ortaya çıkardı: Özellikle yüksek gelirli ülkelerde, eğitim ve gelir düzeyi yüksek bireyler daha fazla güven duyma eğilimindeydi. Ayrıca, zengin 11 ülkede yaşlı nüfusun gençlere oranla topluma daha fazla güvendiği rapor edildi.

Düşük Sosyal Güven ve Uluslararası İşbirliğine Bakış

Pew analistleri, sosyal güven eksikliği ile uluslararası ilişkilere ve kurumlara duyulan şüphecilik arasında tutarlı bir bağ olduğunu saptadı. Çevresine güvenen bireyler, işbirliğine dayalı dış politikaları desteklemeye ve uluslararası kuruluşlara daha sıcak bakmaya yatkın oluyor.

Türkiye özelinde bu durum şöyle şekillendi:

  • İnsanların güvenilir olduğunu düşünenlerin NATO’ya olumlu bakma ihtimali, güvenmeyenlere göre 16 puan daha yüksek (%43’e karşı %27).
  • Genel tabloya bakıldığında, Türk yetişkinlerin sadece %30’u NATO’yu olumlu değerlendirirken, %52’si ittifaka karşı negatif bir duruş sergiliyor. Bu oranlar, Türkiye’yi ittifak içinde olumsuz görüşlerin baskın olduğu üç ülkeden biri yapıyor.

Bu eğilim küresel ölçekte de benzerlik gösterdi:

  • Hollanda: Güvenenlerin %71’i NATO’ya olumlu bakarken, güvenmeyenlerde bu oran %48.
  • Almanya: Güvenenler ile güvenmeyenler arasında NATO desteği konusunda 23 puanlık fark var.
  • Fransa: Siyasi görüşten bağımsız olarak, AB’ye bakışta güven faktörü etkili. Sol görüşlülerde güvenenlerin %76’sı AB’yi desteklerken (güvenmeyenler %51), sağ görüşlülerde bu oran %56’ya %43 şeklinde gerçekleşti.

Sosyal güven ile uluslararası işbirliği arasındaki bu bağlantı, kişilerarası güvenin sadece mahalle veya şehir düzeyindeki ilişkileri değil, aynı zamanda bir ulusun küresel meselelerdeki rolünü nasıl algıladığını da şekillendirdiğini göstermektedir.

Washington, D.C. merkezli, tarafsız bir “fact tank” olan Pew Araştırma Merkezi, dünyayı şekillendiren sorunlar, tutumlar ve eğilimler hakkında kamuoyunu bilgilendirmektedir. 2004 yılında Pew Charitable Trusts’ın bir yan kuruluşu olarak kurulan merkez, herhangi bir politika pozisyonu almamakta ve çalışmalarında metodolojik şeffaflığı esas almaktadır.

RELATED ARTICLES

Most Popular

Recent Comments